Son yıllarda Türkiye’deki siyasi durum ve insan hakları ihlalleri, uluslararası alanda dikkat çekmeye devam ediyor. Bu bağlamda, ABD’deki bir üniversitede öğretim üyesi olan Profesör Mark Thompson, Rümeysa Öztürk’ün tutukluluğuna dikkat çekmek amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu. Thompson, Türkiye’deki bazı insan hakları ihlallerine dikkat çekmek ve bu konudaki uluslararası kamuoyunun duyarlılığını artırmak için bu eylemi gerçekleştirdiğini belirtti.
Rümeysa Öztürk, Türkiye’de genç yaşta siyasete ilgi duymaya başlamış, sosyal medya aracılığıyla fikirlerini açıkça ifade eden bir aktivisttir. Öztürk, gençlerin haklarının korunması ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele konularında bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır. Ancak, bu çabaları nedeniyle 2023 yılında Türkiye’deki güvenlik güçleri tarafından tutuklandı. Öztürk’ün yargılanma süreci, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından yakından takip edilmektedir. Onun durumu, genç aktivistlerin mücadelelerindeki riskleri ve devlet otoriteleriyle olan çatışmalarını gözler önüne seriyor.
Mark Thompson, açlık grevine başlamadan önce sosyal medya üzerinden bir açıklama yaparak, Rümeysa Öztürk’ün tutukluluğuna karşı sesini yükseltti. Thompson, “Rümeysa’nın sesini duyurmak için burada, Amerikan topraklarında açlık grevine başlıyorum. Onun mücadelesi benim için son derece önemli. Bir genç olarak onun fikirlerini ifade etme özgürlüğünü destekliyorum. Bu, sadece onun savaşı değil, aynı zamanda tüm insan hakları savunucularının savaşıdır” dedi. Açlık grevi, birçok sosyal medya platformunda gündem olurken, destek mesajları ve #FreeRümeysa etiketi altında binlerce paylaşım yapıldı.
Thompson’ın eylemi, dünya genelinde insan hakları aktivistleri ve diğer akademisyenler arasında da yankı buldu. Birçok kişi, Öztürk’ün durumunu ele almak için benzer şekilde eylemler planladı. Bu tür girişimlerin, büyük bir toplumsal değişimi tetiklemekte ne kadar etkili olabileceği merak konusu. Öztürk’ü destekleyen gruplar, eylemlerinin ses getirdiği konusunda umutlu. Öte yandan, Mark Thompson’ın açlık grevine başlaması, akademik çevrelerdeki bazı tartışmaları da artırdı. Bazı akademisyenler, akademik özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak, bu tür eylemleri desteklediklerini belirtiyorlar.
Bunun yanı sıra, Thompson’ın eylemi Türkiye’de de bazı tartışmalara yol açtı. Türk yetkililer, uluslararası echo’yu (yankı) azaltmak için konuyla ilgili açıklamalar yaparak, Rümeysa Öztürk’ün durumu hakkında yeni detaylar sundu. Ancak, bu açıklamalar, uluslararası toplumu tatmin etmekte yeterli olmadı. Dünya genelinde birçok insan hakları kuruluşu, Türkiye’nin tutukluluk şartlarına ve Öztürk’ün yargılanma sürecine dikkat çekmeye devam ediyor.
Profesör Mark Thompson’ın açlık grevi, Rümeysa Öztürk’ün hikayesini belki de daha geniş bir kitleye ulaştırmak ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri hakkında daha fazla farkındalık yaratmak için önemli bir adım oldu. Rümeysa’nın durumu, Türkiye’deki birçok genç aktivistin maruz kaldığı baskıları açıkça ortaya koyuyor. Profesörün eylemi, insan hakları savunucularının ve akademisyenlerin, gençlerin sesini duyması ve onların yanlarında durmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün hikayesi, yalnızca Türkiye’nin değil, küresel ölçekte insan hakları mücadelesinin neresinde durduğumuza dair önemli bir sınav. Mark Thompson’ın açlık grevi, umut verici bir mesaj taşıyor: Her ses, bir etkidir. Her eylem, bir adım. Rümeysa’nın ve onun gibi birçok aktivistin mücadelesi, herkes için daha adil bir dünya yaratma yolunda atılan önemli adımlardan biridir. Bu süreç, adalet arayışında dayanışmanın ve cesaretin önemini bir kez daha hatırlatıyor.